The individual has always had to struggle to keep from being overwhelmed by the tribe. If you try it, you will be lonely often, and sometimes frightened. But no price is too high to pay for the privilege of owning yourself...

Nietzsche

29 Nisan 2009 Çarşamba

gambit gambit gambit

İlerleyen yaşıma rağmen bıkmadan, usanmadan çizgi filmini bile severek izlediğim X-men. Filmleri çekilmeye başlayınca tam bi ortalık malı olsa da.. Marvel dünyasından sinemaya aktarılan bi çok karakter konusunda saçmalanmış olsa da.. Bilimkurguyu seviyorum evet, mutasyona uğramayı da içten içe isterim aslında. (delimiyim?evet) Her zaman en çok en çok en en en çok çok çok bayıldığım karakter olan sevgili Gambit..


bebeyim ben seni Pogue Parry ikende seviyodum
biliyosun.

i need a hero

pek muhterem kahramanım
bak ne zamandır bekletiyorsun beni ama yeter!!
her neredeysen çık ortaya artık
yoksa aramız bozulacak :)




bekliyorum..

28 Nisan 2009 Salı

zombie

kendime yabancılaştığımı farkettim
klasik saçmalamalarımı yapmayacağım ama şimdi
bütün gece cranberries dinledim sadece sadece dolores
müthiş ses, muhteşem insan
hayatta en özendiğim, en olmak istediğim hatun
yıllarla sesini taklit ettim
o saçını kesti bende kestim
o hangi şarkıyı nasıl söylediyse bende aynını yaptım
sahnede sergilediği tüm tripleri
leş stüdyolarda uyguladım
küçüklüğüme ufak bi yolculuk yaptım
hani şu 14-15 yaşları
buram buram ergenlik
millet erkek peşinde koşardı
süslenip püslenip gül sokakta piyasa yapardı
ahahah bi de garantinin önü vardı
ben kıbrıs şehitlerinin arka sokaklarında takılarak
rockstar olmayı hayal ederdim işte
az baterist koşturmadım peşimde ama :)
az baget parçalanmadı uğruma
ahaha özlemişim be seni dolores


whatz in ur head, in ur head??
zombie zombie zombie..

27 Nisan 2009 Pazartesi

man

Gerçekten beyler adam olmak ve şerefsiz olmak arasında çoook ince bi çizgi vardır.. Kimse sizden zorla bizi sevmenizi istemiyor. İlla birlikte olmak zorunda da değiliz. Kafanıza silah da dayamadık. Tek söylemeniz gereken "olmaz" ya da "hayır" veya "cık" efekti bile yeterli. Bu kadar yalana dolana hiiiç gerek yok.
Gece birlikte geçirilmiş dahi olsada sabah "istemiyorum artık" diyin, "tek gecelikti" diyin hatta "hadi yavrum yandan yandan" diyin valla canımı yiyin. Artık daha fazla etrafımda "kendime göre anlatamayacağım sebeplerim var" veya "şu an herşey çok karışık sorun sen değilsin benimle ilgili herşey"....... vb. tarzı gereksiz bunalım ve vıcık vıcık yalan dolu cümleler duymak istemiyorum. Hiçbirimiz salak değiliz. Sinirliyim evet adam olun!!



bu gece bende gittim ne mi yaptım

i kissed a girl - pişman değilim.

25 Nisan 2009 Cumartesi

izlenesi filmler - 1

do i know u?!

i'm not a concept
i'm just a fucked up girl
who is lookin' for my own peace of mind
don't assign me urs
I'M NOT PERFECT..

23 Nisan 2009 Perşembe

free free freedom

küçücük bi masaya sığmaya çalışmışız
sen tabikide masanın en az %70ini kaplıyosun
bana hiç alan bırakmamışsın
nefes almama bile izin yok yine
otur Lia hadi ders çalış
sabah erken kalk Lia
ama akşam erken yatmazsan olmaz ki Lia
böyle konuşma Lia, sözlerine dikkat et Lia
yeter artık içme Lia
çok yüksek sesle gülüyosun biraz sessiz ol Lia
saçmalama Lia
sen illa herşeyle dalga mı geçersin Lia
zirvedeyken bırakalım Lia (evet zannettiğiniz şey bende en çok buna gülüyorum :)))
sigarayı bırak artık bence Lia
üstünü kalın giyin Lia
hadi Lia öp beni
bi şeyi 2 kere söylemene gerek yok Lia
ben ............... gidiyorum, gel Lia
çok dengesiz besleniyorsun Lia
o kocaman whooper'ın üzerine bi de waffle mı yiceksin Lia (yok artık!!)
bak sonra kilo alırsan sana hiç yakışmaz (ulan allahın belası 45 kiloyum)
hiçbişey bilmiyorsun Lia
hadi kalk yürüyelim Lia
ingilizce cümlelerini türkçeye çevirmene gerek yok Lia
siyah ojeler biraz marjinal olmamış mı Lia, bence çıkart
dışarda fazla gezme hadi artık eve git Lia
türkçe grammerinde bi sürü hata var Lia
çok kahve içiyorsun Lia
evet çok konuşuyorsun Lia
yeter Lia, sus Lia, otur Lia, git Lia, gel Lia........
bence birbirimizin özgürlüklerini kısıtlamamalıyız Lia
aweıdsjvoakfbpoawmşegkmalkrgmbaşfsw!!!

bileğimdeki 8376239 tane aksesuardan biri de özgürlük işareti sallanan halka şeklinde bi bilezik

peki ne kadar özgürdüm acaba?

22 Nisan 2009 Çarşamba

Yol şarkıları ve Rastlantılar

Ipod'umun şarjı bitince, bağlantı kablosunu da yanıma almayı unutan bi salak olduğumdan dolayı dımdızlak ortada kaldım. Oldum olası da radyo olayını sevmemişimdir. Başkalarının seçtiği şarkıları dinleme zorunluluğu itici gelir nedense.. Önce İzmir'deydim, daha sonra da Antalya'ya geçtim. Road trip olayına bayılırım zaten :) uzuuun yollar boyu giderim. Saatlerce sadece yola bakıp müzik dinleyerek giderim. Gram sıkılmam. Öküz-tren misali?!?
Sabırlıyımdır, doğamda sakinlik vardır aslında.. Radyoyu açtım. Çok acayip bişi çalmıyor tabi. Genel, bilindik, popüler şarkılar işte. "aynen öyle, aynen öyle cıstakcıstak.." Daha önce bi blogda bahsi geçmişti (isim vermeyeyim şimdi :)) ama ilk defa radyoda çalınca dinleme fırsatım oldu. "Sevişmeden uyumayalım" güzel şarkıymış. Ne diyeyim bu durumda "anlaşmadan ölmeyelim bebeyim" hatta "biri bana gelsin o da sensin" ahaha mümkünse kimse gelmesin, malum yolum uzun.. seviyorum yalnızlığımı. Bu müthiş şarkı sözlerini nerden buluyolar çok merak ediyorum. Kaçımız sevdiğimiz insanla bu şekilde konuşuyoruz (?)

"gönül su bende yazı yazılamaz.." bu lafı sevdim evet :))

Türkçe popunun yeni-eski her türlü versiyondaki şarkısını dinleyip, yanıma aldığım deftere sürekli bişiler karaladıktan hatta arada kısa bi sürede olsa kestirdikten çok zaman sonra "Fix u" çaldı Power Fm'de. Aslında Coldplay'i pek sevmem, müzik tadıma yeterli gelmez. Tamam çok beter değiller ama fazla ortalık malı oldular sanki. Rastlantılar da işte bu şarkıyla aklıma geldi. Birini tanıdım yakın zamanda. Hep aynı zamanlarda, aynı yerlerde, aynı şeyleri yapmışız. Dünya üzerinde köşe kapmaca oynamışız hatta. Aynı anda Amerika'daymışız, sonra Fransa'da... liste böyle uzayıp gidiyor işte. Sonradan konuştukça bu rastlantılarımız garip gelmeye başladı. Bu arada İstanbul'da da aynı yerde oturuyoruz. Aynı sokakta. Tanışmamız ise bambaşka absürd olaylar zinciri ile oldu.
Gerçekten herşey sadece kader mi?
Sokakta dikkat bile etmediğimiz bi insan tüm hayatımızı değiştirecek "o" kişi olabilir mi?
ya da büyük fırsatları bazen saniye farkıyla kaçırıyor olabilirmiyiz?
Bu bahsettiğim kişi belkide bana bi cafeye girerken kapıyı tuttu ya da dolmuşta giderken yanıma oturdu. Ve ben belkide ona çok öncelerden ufak bi tebessüm ettim.
Coldplay bağlantısı da aynı Coldplay konserine o eski kız arkadaşıyla gitmiş, bende eski erkek arkadaşımla gitmiştim. O gün belkide o zamanki hayatlarımızın en mutlu günüydü. Kendimizi o insanlar olmadan düşünemiyorduk hatta. Diğer yarılarımızdı onlar..
Şimdiyse 2 yarım insan olarak oturmuş kaderimizi yaşıyoruz. Onu daha önce tanımış olmak istermiydim? Yıllar önce karşılaşmış olmayı?
Bilmiyorum
Belki de cidden herşeyin doğru olduğu tek bi zaman vardır. Gerisi paralel evren.

21 Nisan 2009 Salı

Smyrna

Son günlerde o kadar sinirliydim ki.. Barut fıçısı benim yanımda pamuk şeker kıvamında kalırdı herhalde. Saldırmaya yer arıyordum resmen. Biri bişi yapsa da hıncımı alsam diye çok kaşındım ama maalesef kimse beni yeterince tatmin edemedi. İzmirdeydim, cumartesi dışarı çıkınca görmem gereken ve gerekmeyen herkesi aynı anda görmüş oldum. Pek bi rahatladım tabi. Yan masamda uzunca bi süre eski sevgilimin kankaları oturdu. Arka masamda da ablası ve ablasının arkadaşları vardı. Hepsi gayet tabiii yüzüme gülümseyip arkamdan ne kadar da şerefsiz olduğumu konuşmuşlardır herhalde. Hepsine öpücükler, canlarım benim sağolsunlar :)

Cumartesi akşamı da alemlere aktık. Oturduğum yerden 3 farklı beyfendiden tanışma isteği aldım. Ben süperim falan diyemeyeceğim çünkü değilim. İzmir abaza dolmuş gibi geldi daha çok. Eskiden (bizim gençliğimizde :P) hiç böyle değildi. Ne olmuş pek anlayamadım. Biz en az 5-6 kız dışarı çıkardık da kimse dönüp bakmazdı bile. Az sarhoş naraları atmadık alsancaklarda :) Yinede özlemişim çok, hemde çok, çok, çok..
Kesin dönüş yapasım var aslında?!?


Listenin' 2: Incubus - Love Hurts

20 Nisan 2009 Pazartesi

...stop

zaman geçmesin, dursun.. en azından bi süre..
çok egzantirik bişi yapmakta olduğumdan
veya çooook mutlu hissettiğimden dolayı değil
nedenini de bilmiyorum zaten
sadece dursun istiyorum, günler geçmesin
hayatım oldukça durağan, fazlasıyla sakin, akııııp gidiyor..
kendime endeksli yaşıyorum, ilkel benliğim ve ben
bağ kurmuyorum, bağlantıya geçmiyorum
depresyon değil de sanki ölmüşüm haberim yok gibi
bu yüzden belki de son zamanlarda
yazmadım değil, yazamadım
acaba artık yazamayacakmıyım diye ufak da olsa
bi endişeye düşmedim de değil
ama daha anlatacaklarım vardı nasıl olsa
daha hikayem bitmemişti..


Listenin' 2: Knockin' on heaven's door - GnR

14 Nisan 2009 Salı

bugün

Biliyordum.. biliyordum işte.. Bugün muhakkak bişi yapıp beni altüst edeceğini biliyordum. Aslında ben ağzıma sıçan bi telefon bekliyordum ama. Sen 2 satırlık bi yazıyla beni mahvettin bile. Evet alışamıyorum. Diğerleri, sevgili olabiliyor, fuckbuddy olabiliyor, oldukça önemli ya da hiçbir anlamı olmayan abidik insanlar olabiliyorlar ama senin gibi dost olamıyorlar. Bi espri yapıyorum sen şıp diye anlarsın biliyorum ama onlar boş boş suratıma bakıyorlar. Bugünü ertelemek için bütün gün uyudum. Kendimi herhangi birinin kollarına atıp acıyı bastırmak istedim. Yapamadım.
Lütfen daha fazla beynimle oynama.



Doğumgünümüz kutlu olsun

sana duyulan özlem..

13 Nisan 2009 Pazartesi

Diprest Görl

En az 2 sene önceydi, barın birinde oturuyoduk. "Black çalsın" dedi bi arkadaş. Sonra konu konuyu açtı. Anlatacak çok şey vardı fakat söylenecek hiçbişi yok. Çünkü gidenler asla geri gelmiyordu.

"I know someday u'll have a beautiful life,
I know u'll be a star in somebody else's sky,
but why why, why can't it be, can't it be mine?.."

En az 4 çifttik o masada. Şimdi her biri bi başkasıyla birlikte. Zaman ne acayip bişeysin sen öyle. Terkeden sevgilinin ardından gözyaşı saçma demiştin. Depresyon mu? o da neydi senin için. Sen sağlam, güçlü, umursamaz bi öküzdün sonuçta.
En sevdiğim lafındı: "Alt tarafı kız abi yaaa..."
Alt tarafı bi kız olarak sana hepsini yaşattım ama değil mi?!
Yinede hala daha bencilliğin ve sevgini birbirinden ayırt edemem. Şimdi bu yazıyı okusan "Ulan ölümden döndüm lan daha ne istiyosun" dersin biliyorum.
Nerden mi aklıma geldi?!?
Geçen gün birisi daha dedi "depresyon lafından nefret ederim, ben depresyona falan girmem."
ahahahah vay be dedim "ben bayılırım tatlım günde en az 10 kere girer çıkarım" :)
Cevabı "bu çok ciddi bişi ama bi hastalıktır depresyon (o' yeah Freud'um benim analyze me :P) ilaç kullanıyomusun Lia??" şeklinde oldu
ahahahaha asdıguoırjgkjbşlfsjvpoıtuıo (?)
"yok bebeyim bıraktım hepsini dibine kadar görmeyi seviyorum" dicektim
vazgeçtim :)
Nasıl olsa yakında hepsini ona da öğretirim değil mi?!


*Hayır zannettiğin gibi şimdi bi başkasıyla hayaller falan kurmuyorum. Hayalim de yok zaten. Dedin ya acımasız katilin tekiyim ben. Bende hayat bulmaya çalışan herşeyi öldürüyorum işte.

Listenin' 2: Black - Pearl Jam

12 Nisan 2009 Pazar

sunny sunday

Kontörüm yok, param yok, gıcığım, agresifim..
Bi daha asla ama asla ama asla asla pazar günü bağdat caddesine burnumu bile çıkartmayacağım. Ya insanlar bi manyak ya da ben gerçekten dedikleri kadar acayipim. Aileden kalma eski evimiz olmasa zaten buralarda işim ne?! Bi kaç arkadaşı görmeye dışarı çıktım, çıkmaz olaydım. Zaten caddede 38 tur atmak, bu arada eleman kesip iş atmak gibi bi amacım olmadı hiç bi zaman. Ben starbucksı hala kahve satan bi yer sanırdım meğer baba parasını hamhumhum yiyen salak insanların buluşma noktasıymış.

WC sırasında beklerken ingilizce dedikodu yapmak... hımm bebeyim senin o konuşmasını beceremediğin dil (bulamadıkları kelimeler yerine türkçelerini koyuyolar ?!?) benim anadilim. Evet o "shut the fuck up" diyen bendim :))

ne kadar basit hayatlarınız var "kısııııam inanmicaksaaan muratcan yarensuyu aldatmaıuşşş ohaaaaa yaaauuu hemde yarensu bunları basmuıaşşş"
-aaaa yok artık vay be ne büyük olay!

16-17 yaşında kızlar, makyaj manyağı olduktan soora mini şortları & etekleriyle atmışlar kendilerini sokağa altlarında da ugglar (ne alakaysa) bayağı da görmüş geçirmiş tarzda konuşuyolar: "bak baby sen erkekleri anlayamazsın"
-hıhı sen çok anlarsın alemlerin mamasısın çünkü (!) kimler kimler geçti elinden dimi canısı?!

Oğlancıkların hepsi de maşşallah überaktif. "Abi dün bi karı götürdüm, bu akşamda alemdeyiz zaten hep fuck hep fuck o' yeah"
-şöyle bi döndüm, baktım, süzdüm.. diyebilecek pek bişi bulamadım.. naparsın umutsuz vakıa.

Şu şeyinden büyük laf atanlara da çok gülüyorum çoook
"offf yavrum seni varya sabaha kadar rahat bırakmam"
-hadi hadi bekliyorum bebeyim noooldu yemedi mi??

Boş oldukları gibi bi de bunların depresif takılanları var
"tatlım sen benimle uğraşamazsın ben çok farklıyım yani ben şu hayatta herşeyi yaşadım bitti artık benim için farklı bişi olamaz."
"ama berkecaaağğğn niye böyle yapıyosun ki üzme benüüü.."
-pardon gençler yaş kaçtı? 15? hııı 17 miii tamam o zaman

Yeni moda zaten "ben çok farklıyım" lafı. Herkes çok farklı ama nedense bana herkes hep aynı geliyo. Sonuçta insanız tabi birbirimize benziyoruz sanırım.

Ayrıca merak ettiğim şeylerden biri de neden herkes aynı tarzda giyiniyor?
Sevgili Abercrombie & Fitch olmasaydı bu türk gençliğinin hali ne olurdu acaba çıplak mı gezmek zorunda kalırlardı?
4-5 kız görüyorum yanyana oturuyolar, gülüşüyolar, dedikodu yapıyolar, çok şirinler böyle demet akalın sarısı saçlarında pembe fiyonkları falan var ama hiç birini nedense birbirlerinden ayırt edemiyorum. Belkide beşizdirler ya da benim gözlerim bozuktur falan. herneyse

Gereksiz ve amaçsız bi yazı oldu farkındayım, yoğun bi can sıkıntısı içerisindeyim ne yazıkki.

11 Nisan 2009 Cumartesi

çünkü

Trilyonlarca kez gebertip tekrar dirilttiğim ruhum yine umutsuzca rüzgara kapılmış gidiyor. Ne ben ruhuma katılabiliyorum ne de o rüzgara karşı gelebiliyor. Uçup gidiyor, ben yine yalnızca seyrediyorum. Çok zarar gördü zavallı ruhum iniş-çıkışlarımdan, ölüp ölüp dirilmekten... Tam mutlu olabilecekken gittim yine, kaçtım. İzin vermedim huzur bulmasına. Çünkü sen mükemmelsin ama ben yalancıyım. Yatağına, tenine, hayatına, varlığına yabancıyım. Çok çok daha iyisini hakediyorsun. Sevilmelisin.. Ben yapamıyorum.. Özür dilerim..


Hoşçakal

10 Nisan 2009 Cuma

be yourself

Saçma bi mantıksızlık olarak değerlendirilse de ben kendim olmaktan mutluyum. Kendimi değiştirme telaşem yok. Farklı olmak için bi taraflarımı kasma ihtiyacım hiç yok. Bırakın beni, uğraşmayın benle. Saçlarımı tarasaymışım, daha renkli giyinseymişim, yok efendim siyah ojelerde neymiş, sigara akciğer kanseri yaparmış, çok zekiymişim uğraşsam çok başarılı olurmuşum, çok güzelmişim, biraz usturuplansam koca bile bulurmuşum...

yaa koçum allahaşkına bi siktir git yaaaaa!!!

9 Nisan 2009 Perşembe

depresyon

...ve belki mutlu olmak için küçücük de olsa bi sebep, bi umut doğdu. Artık en dibe vurduktan sonraki tekmeyi atmanın vakti gelmeli. Yaralar kapanmaya yüz tutmalı. Çünkü acıyla yaşanmıyor. Acının da bi sonu olmalı. Evet bazen acı da yaşanmalı ama zamanı gelince acıdan geçilmeli. Depresyon ve uykuyu karıştırmış içerken gelen bi telefon.. Evet bazen tek bi telefon bile bişeyleri değiştirmek için bi başlangıç yaratabiliyor. Oysa ben kolay kolay mutlu olmam. Küçük şeyler mutlu etmez beni. Açgözlüyümdür. Şimdi ise huzursuzluğum bambaşka bi heyecana doğru yol alıyor. Düşünemeyecek, hatırlamama müsade etmeyecek kadar dolu olmak istiyorum. Sadece dolu, dopdolu.. Yoksa içimdeki boşlukta boğulacağım.
*Amerika'dan kabulüm geldi, gitmek vakti.

7 Nisan 2009 Salı

zıkkımın kökü

it was the sweetness of your skin
it was the hope of all we've might just been
that filled me with a hope to wish.. impossible things..

Wish impossible things - The Cure
Uzuuun bi süreç geçti. Aslında çok şey yaşandı. Çok şey öğrenildi ama dönüp bakılınca pek fazla bişey ifade etmiyorlar artık. Zavallı denemeler, yanılmalar, yalnızlıklar, birliktelikler, kaçışlar, kaoslar, gelgitler..
Muhteşem parlak yönüm kadar zifir karanlık olan bi yönüm de vardı. Üzdüm, üzüldüm.. Yok oldum, yok ettim.. Artık duvara toslamak üzere yaşamak istemediğime karar verdim. Spontanelik değil çünkü bu manyak gibi olma durumu. Büyük kurtarıcımı beklemiyorum. Kendimi ancak ben kurtarabilirim biliyorum.
Tanıdıkça uzaklaşmak istemiyorum. Tenim ısındıkça ruhum soğuyor oysa. Taşlaşmış kalbim umursamıyor. Yine kaçıyorum. Bi çantam var zaten odanın bi köşesinde hep açık duruyor. Arada 2 parça eşya atıp içine kaçıyorum. Ustalaştım artık. Haritalar, diller, dinler, hava alanları, metro istasyonları, park bankları..
Sıkıldım, yazasım gelmiyor bu aralar..

3 Nisan 2009 Cuma

Affet

Bi sigara daha yaktım. Boş paketler gözüme çarpıyor. Dertler birikmişti. Oturcaz dedik ya sabaha kadar.. Amy Winehouse ile başlayan gaaayet cool modumuz İbrahim Tatlıses'e kadar düştü bi noktadan sonra. Şu anda kulaklarımda "kop gel günahlarından" çınlıyor. Kopup gelemiyorum günahlarımdan bi türlü ama. Artık çok geç. Sen bana geç kaldın, ben sana erken geldim. Alkol oranım çok yüksek şu anda büyük ihtimalle saçmalıyorum ama yazmalıydım, yazmak zorundaydım. Bunun daha dibi olmaz diyen şahsiyet, beni tanımadan önce her ne dediysen halt ettin. Kaçmamın bi sebebi var. Ah bi anlasan. Bi tanısan beni.. Zaten çoktaaan vazgeçerdin. Seni çok seviyorum, inan her an "acaba olsaydı nasıl olurdu?" diye kendime sorup duruyorum. Keşke bu kadar acımasız, soğuk kanlı bi seri katile dönüşmeden önce tanısaydım senin o sıcacık yüreğini. Keşkeler tüketiyor beni yine.

Ama yine de sana kıyamıyorum. Kendi bencilliğim için seni harcayamam.. harcamayacağım..

1 Nisan 2009 Çarşamba

hiç

evet çok konuşuyorum
hayır bundan utanmıyorum
arsızım, şımarığım, bencilim
kocaman bi egom var hepsinin farkındayım
umrumda da değil
rahatsızsan kalkıp gidebilirsin
kapıda kilit yok
çok mu güzelim?!
boşuna uğraşma canım
senle yatağa girmicem
bu arada siparişleri verdin ama
ben kırmızı et sevmem!