The individual has always had to struggle to keep from being overwhelmed by the tribe. If you try it, you will be lonely often, and sometimes frightened. But no price is too high to pay for the privilege of owning yourself...

Nietzsche

27 Mayıs 2011 Cuma

DND

Gözüme vuran güneş ışığı, leş izmarit kokusu içerisinde, kanalizasyon çukurundan beter kokan ağzımın irite edici hissiyle gözlerimi açmaya çalıştım. Yarı uyuyan yarı uyanık bedenime kirpiklerimi birbirinden ayrılamayacak hale getirmiş olan akşamdan kalma maskara kalıntıları yardımcı olmadı. Daha fazla uykuya ihtiyacım vardı. Güneş rahatsız ediciydi ve akşamki eğlencenin ertesi güne bıraktığı muhteşem hediyesi olan baş ağrısıyla henüz baş etmeye hazır değildim. Etrafta su bardağı arandım. Genelde yatmadan önce baş ucuma mutlaka dolu bir bardak bırakırdım. H2O delisi olarak nitelendirilmeme sebep olacak kadar fazla su tüketme potansiyelim vardı ve bir kaç dakika içerisinde gırtlağımdan aşağı damacanayı boşaltmazsam kriz geçirebilirdim. Beynim sus artık!

Henüz gün ve saat algısına kavuşabileceğim noktaya ulaşamamıştım. Neyse ki gözlerimi bile açmayarak mutfağın yolunu bulma süper gücüne sahiptim. Kafamda akşam dinlediğim şarkıların hepsi en yüksek desibelde çalmaya devam ediyordu. Yatağa geri döndüm. O arada birşey ayak tabanımı kesti sanki acıyor. Umrumda değil. Zemine çıplak ayak basmanın verdiği hissi seviyorum. Deniz kenarında yürümek gibi... Ayaklarım bu hobim nedeniyle bolca yaraya maruz kalmışlardır. Zaten o kadar güzel veya estetik ayaklara da sahip olmadığım için bu da umrumda değildi. Günün henüz umursamaların başlaması gereken saatlerine ulaşmadık. En azından ben kendi umursama saatlerime ulaşmadım.

Evden hızlı adımlarla kendini dışarı atmaya çalışan birileri içerde gürültü yapıyordu. Bense kendimi yatakta sağdan sola döndürebilecek kuvvete dahi sahip değildim. Kocaman yatağın hep aynı tarafında yatardım. Diğer tarafı hep boş olsada bi köşesine kıvrılırdım. Hep aynı köşe, hep aynı pozisyon... Bilmem belki de takıntılıyımdır...

3 yorum:

  1. Bedenin, uyanmanın pozitif hızıyla akşamdan kalmanın negatif hızı arasında sıkışmış. Bu gibi dueumlarda vücut her ne kadar kırba gibi su içmek istiyorsa da, yapılacak en doğru iş, bir an önce o şiddetli baş ağrısından kurtulmak için yan etkisiz bir ağrı kesici almak ve karbonhidratı bol bir kahvaltı arasında işte o kalkar kalkmaz yapmak istediğinzi yapıp yeteri kadar su içmek. Ben yedikçe ve bol sıvı tükettikçe kendine gelenlerdenim. Ayağınızı gerçekten bir şeyin kesip kesmediğini tam olarak anlayamadım. Kesildiyse eğer, geçmiş olsun. Ayaklarınızın gradiva'nın ayakları kadar güzel olduğunu umuyorum. kişilerde gözlemlediğim, ilk nereye oturursa, ilk nerede beklerse, ilk nerede durursa orayı benimser ve kendi yeri kabul eder ya da bir eşyayı ilk nereye koyarsa oraya diğer yerlerden daha çok yalıuştığını sanır. Yatağın diğer tarafı boş olsa da sizin yine o tarafına kıvrılmanız bundandır. yatağın boş tarafı, içinizdeki boşluğun yatak üzerindeki iki boyutlu yansımasıdır.

    YanıtlaSil
  2. iyi bir blog tek kusuru tasarmi goz yakan renklerden kacinin bence yazilariniz cok iyi

    YanıtlaSil
  3. hektor; ya da belki de bilinçaltımda yer alan bi yalnızlığı kabul etmeme durumudur.. Sanki ben boşluk bıraktıkça biri boşlukları dolduracak beklentisi gibi birşey...

    love; bilgisayarlardan çok anlamıyorum öylesine bi blog görünümü seçmiştim şablonlardan ilk başlarken.. Tembelliğimden değiştirmedim bile bi daha...

    güzel yorumlarınıza teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil