The individual has always had to struggle to keep from being overwhelmed by the tribe. If you try it, you will be lonely often, and sometimes frightened. But no price is too high to pay for the privilege of owning yourself...

Nietzsche

27 Ekim 2011 Perşembe

Hayaletler

Hepimizin hayatında hayaletler vardır geçmişten kalma
Kendimizin karışık dönemlerinde ortaya çıkarlar
Bi süre hayatımızda var olurlar evet ama kısa sürede yok olmaya yüz tutarlar
Çünkü o sırada bizim hayatımızda onlara yer açacak zaman yoktur...


En son geçen seneydi. Acı ve karmaşa içinde sürünen zavallı ruhumu adamın birinin 2 gramlık ilgisine harcamayı göze almıştım. Ben zaten kimseyi sevemem derken, arabanın kapısını bana açan bu adamın iyiliği karşısında başım dönmüştü... Böyle bişey benim başıma kolay kolay gelmez derdim... O kadar çabuk soğuyan bedenimin bir anda bu karşı bedene olan ihtiyacını görmezden gelmeye çalıştım. Başaramadım...


Bağlanmak istedim. Ne bileyim işte benim olsun istedim. En basit insani içgüdümdü belki de... Ama o benim yalnızca kendi bildiğini okuyan kişiliğime daha fazla dayanamadı. Onun olmamı istemedi...


Hata bendeydi belki de, küstah egomu kıramadım bir türlü. Onun üstünlüğünü kabul edemedim işte... Ben boyun eğmem, özgürüm, bağlanmam ya... Bu da ne zaman moda oldu anlamıyorum. Sevmek değil sevmemek sikip atmak yeni trend (!) Aferim hepimiz yalnız öleceğiz. Gerçekten de bu neslin 50 sene sonra karşıdan karşıya geçerken birbirlerinin elini tutan yaşlılara dönüşeceklerine inancım sıfır (böyle bi karamsarım evet).


Ben "bu akşam gelicek misin?" sorularının peşindeyken hala, zatıhal burnumun dibinde başkasıyla birlikte olmaya başladı. Ben seçimini sorgulamadım, o da açıklama yapma gereğini duymadı zaten. Aslında içine kadar giren insanın sana ne kadar uzak olduğunun en açık ve net kanıtıydı işte. İnsanları kendime yaklaştırmadığın zaman onların bana yabancı kalmasına çanak tutuyormuşum resmen.


Çok sinirlendim evet. Klasik "neden o" sorgulamalarından sıyrıldığımda aslında sinirimin sadece oyuncağımın elimden alınmasından ibaret olduğunu farkettim. Kaprisliyimdir de... Ama sinirlendirildiğim daha doğrusu elimdeki oyuncağın elinden alındığını hissettiğim anda hayatınız boyunca karşılaşmak istemediğiniz bir düşmana dönüşüveririm. Sinsi, hesapçı, arkadan vuran, bildiğin götün teki olurum işte.... Ne mi yaptım kapıları çarpıp, küfredip, odama kapanıp müzik dinleyen ergen triplerine girmeyerek Brezilya dizilerinden beter komplolar kuran hayatı onlara zehir zindan etmek için dört bir koldan saldıran bir canavarın ta kendisi oldum. Elime geçen her silahı atom bombasına dönüştürdüm. Yıkımlarım büyük oldu evet. Ayrıldıklarında mutlu oldum ama zafer kazanmadığımın farkındaydım. Geçenlerde alakasız tesadüfler sonucunda aynı ortamda karşılaştığımızda konuştuk beyfendiyle... Tabii artık o sinirden, düşmanlıktan eser kalmamıştı. Çok uzun zaman geçmişti ve içim onu çoktan öğütmüştü. Hatta eminim ki o dönemde böyle saçma Kazanova hamlelerine girişmeseydi hiç bir zaman da umrumda olmayacaktı...


Sonuç merak edersiniz şimdi... Hikayedeki kötü kalpli cadı (bendeniz) ve Kazanova Sülüman (harem mi kurucan zannettin lan şerefsiz benzetmesi) yalnızız ve belki de sırf bu tarzda insanlar olduğumuz için de yalnızlığa mahkumuz ama bizim tüm bu iç hesaplaşmalarımızla dolu oyunlarımızın arasında kaynayan giden hatun evlenmek üzereymiş.....


Gökten 3 elma düşmüş, biri benim kafamdan sekmiş, öteki onun götüne girmiş, üçüncü de yanmış, bitmiş, kül olmuş... Elma demişken r.i.p. Steevie :(

12 yorum:

  1. Güzel yazı olmuş, olay boktan ve çok şaşal olsa da.

    YanıtlaSil
  2. Bence öyle değil,insanı düşündürüyor ve başka yerlere götürüyor.İçim bir garip oldu.Ama beğendim. :)

    YanıtlaSil
  3. Aşk acısı çeken bir nesil var ortada. Eski nesilden tek farkı onların sakalı kesilirken bizim kol gidiyor artık. Boşluğu boş insanla doldurup balon oluyoruz, e patlıyor biryerlerde tabi.

    YanıtlaSil
  4. selam açıkcası seni buluşum sadece sonraki blog butaonuna basmakla oldu iyiki de oldu :) çok hoş yazıların okudum neredeyse yarısına yakınını. Benim bloguma da beklerim :) hep yaz :9

    YanıtlaSil
  5. ivit şimdi bu yazı dram odaklı olsa da benim için gülümsetti de yer yer bunu başardığın için seni izliyorum ama sevgilim olduğundan yaptığın şeyi tabiki de hoş karşılayamadım .. bir arkadaşımı gördüm sende ama, o senden farklı olarak ona uzaktan bakmayı kaçmayı seçti.. bana sorulmuyor (!) ama ben ne senin ne de o arkadaşımın yaptığını yapamazdım sanırım.. çok başka kişiliklersiniz ve çok da ilgiimi çekiyor bu durum:) boş vaktimde yazılarının devamını da okuyacağım.. görüşmek dileğiyle..

    YanıtlaSil
  6. ek olarak: başlığının altındaki cümleyi çok beğendim.. hep gitmek isteyp gidemediğimiz o yer.. tüm insanlığın hayat mücadelesini açıklamış kısa ve öz.. süper..

    YanıtlaSil
  7. Beterin beteri var. Ya evlenmiş olsaydın o zat-ı muhteremle... Fena yazı. Tebrik ettim.

    YanıtlaSil
  8. nice idea, thanks for sharing...

    YanıtlaSil
  9. tüm yorumlar için teşekkür ederim :)

    kendime dışarıdan bakmayı pek beceremediğim için iyi mi yazıyorum kötü mü pek farkında değilim o yüzden iltifatlardan yüzüm kızarıyor evet :)

    gaaayet trajikomik bi insan olduğum için her dramımın içinde bi eğlence, her eğlencemin içinde de bi dram oluyor yanii içimde hem bi yıldız tilbeyi hem de bi demet akalını barındırıyorum diyebiliriz sanırsam ;)

    YanıtlaSil
  10. http://kimyabilim.blogspot.com/

    YanıtlaSil