The individual has always had to struggle to keep from being overwhelmed by the tribe. If you try it, you will be lonely often, and sometimes frightened. But no price is too high to pay for the privilege of owning yourself...
Nietzsche
31 Aralık 2009 Perşembe
Ötesi Berisi
sadece yazıyorum hiç okumuyorum
sadece anlatıyorum hiç dinlemiyorum
herşeyi sadece kendi istediğim zaman istediğim şekilde yapıyorum
onun evinin orasına burasına dağılmış 3-5 parça eşyamı toparlayıp çıkıyorum
kendimden iz bırakmamak için elimden geleni yapma çabaları..
hani hayvanlar pisliğini gizlemek için toprağı eşeler ya
bende hışımla eşeliyorum ortalığı
salondaki masanın altına saç tokam düşmüş
hemen eğilip alıyorum
etrafta ona yazdığım küçük notlar var bi zamanlardan kalma
hepsini çöpe atıyorum
işim bitince sanki orada hiç varolmamışım gibi olacak
ne de olsa yok olmak konusunda doktora sahibiyim
aslında bi nedeni yok..
bu aşk fazla bana..
26 Aralık 2009 Cumartesi
ASLA
Gecenin bi yarısı önüme yığılmış sözleşmeleri okurken daldım yine bi yerlerden bi şeyler hatırladım. Yazmak istedim kelimeler hiç de güzel birleşmedi. Yine yazamıyorum çünkü hayatım "devil wears prada" filmi tarzında. Mantıksız saatlerde işim bitiyor. Aslında bitmiyor ben o gün için pes etmiş oluyorum artık. Bilgisayarı kaparken hala okunmamış mailler duruyor, ertesi güne bırakıyorum. Sabah çok daha fazlası bekliyor beni. Kafam hep çok dolu. Kendime ait yaptığım hiç birşey yok. Ayakta bile zor duruyorum hatta.
Asla hayatımdan ve özgürlüğümden iş güç diye vazgeçmeyecektim de..
20 Kasım 2009 Cuma
aldatmak
diğerlerini herşeye inandırabilir
bazen basit bi gülümseme yeterlidir
bazense bi kaç damla gözyaşı
hatta bazen kırık bi ses tonu bile işi görür
saf olduğunuza inanmak işlerine gelir
daha huzurlu uyurlar
"kızlarlayım" lafına inanmak istedikleri için inanırlar
insanoğlu herkesi kandırabilir
tek bi kişi dışında
kendisi..
12 Kasım 2009 Perşembe
O gece
Bilmiyorum ve hiç bilemeyeceğim.. Özgürdüm gidenler gitmişti ve kalan hiçbir sağ yoktu yine. Aynı dairelerde döndüm döndüm YİNE (!) bazen kendimi sirk hayvanı gibi hissetmiyo değilim ama herneyse...
Ardından "hadi gidip sevişelim" dedim. Bütün gece kafasını ütülememin bi bedeli olmalıydı ve ben o bedeli ödemeliydim. Bana herşeyin bi bedeli olduğu öğretilmişti çünkü... Bu gece de öyle olmadığını öğrenecektim... Evine gittik... İstanbul ayaklarımın altındaydı tam kelimesiyle... Yirmi küsürüncü kattan şehre bakıyodum hayran hayran... Sarıldı, ellerini itmedim... Öptü artık o yabancılığı kalmamıştı... İstersen diğer odada uyurum dedi...
Sabah gün aydınlandığında gecenin tüm büyüsü bittiğinde herşey iğrenç gözükür ve ordan kaçmak istersiniz ya ben istemedim. Hayatımda ilk defa hayal kurdum. Oda aydınlanmış olsada hiçbirşey farketmedi benim için... Hala bi büyü vardı benim vazgeçmek istemediğim...
Kafam karışık yazı da karışık oldu
Bunca zaman sonra paslanmışım sadece...
13 Eylül 2009 Pazar
Yerüstünden Notlar
Nietzsche'ye dönerim
çünkü onun bakış açısından herşey farklıdır
ve onun herşey için iyi 1 nedeni vardır
biraz da delidir beni anlar
ya da ben onu anlarım
ama tabi ona göre deliliğin de 1 nedeni vardır
bu yüzden bir yere ya da birilerine ait olmaktansa
deli olarak anılmayı tercih eder..
neden olmasın :)
12 Eylül 2009 Cumartesi
1
kendimi susturmaya çalışıyorum ama başaramıyorum
içimde öyle güzelsin ki, öyle büyük öyle derin seviyorum ki seni
her anımda seni istiyorum
aklımı hayallerimi tüm varlığımı sana adıyorum..
söyleyemediğim çok şey var
benden korkmanı istemediğim için, ne kadar deli olduğumu anlamaman için
gecenin karanlığında dönüp duruyorum yatağımda yine
bilirsin çok zor dalarım uykuya rahatsız ederim seni
yine de sesini çıkarmazsın hatta daha da içten sarılırsın bana
inanmadığım huzuru bulurum bende
sorunsuz uyurum..
sabah kalkıp önce kahvelerimizi koyarım
ardından kahvaltımızı ederiz
senin hatrın için bal yerim :)
mutlumusun gercekten?
senin kadar mükemmeli isteyen biri için
benim kadar kusurlu biri yeterli mi?
hep senin için ne yazdığımı merak ediyosun ya
öncelerde çok bocaladım yapamam diye korktum
ama çabaladın sen bırakmadın elimi ve ben hayal bile edemediğim kadar mutlu oldum
bu yüzden geri dönmene öyle ihtiyacım var ki tahmin bile edemezsin
uykumun arasında uyanıp seni görmeyi,
tenine dokunup bi kez daha kollarında huzurla uyumayı hayal ediyorum
tüm yaralarım kapandı
şimdi seninleyken bambaşka bi ben var sanki
daha iyi, daha güzel, daha sakin..
yalanlarım yok artık saçmalamalarımda..
yalnız değilim ilk defa..
27 Ağustos 2009 Perşembe
Yeraltından Notlar
Cevap basit. Sabah 9'da işbaşı. Bol kahve tüketimi ayılmak için. Çok çalışmak lazım, adam olmak istiyorsan. Ama ben adam olmak istediğimden pek emin değilim. Daha doğrusu başkalarının "adam" tabiri ile benimki uyuşmuyor pek. Onlar için adam olacağım bende. Çalar saati 7'ye kurup.
6 Ağustos 2009 Perşembe
NeVeR tHeRe..
Düşüncelerimi toplamak çok zor
Enternasyonal Kişiliklerimizin çatışması çok ağır
Dünya üzerinde bütün yaz boyunca köşe kapmaca oynadıktan sonra
Yollarımız kesişti yeniden
Ama ne kesişmek..
Aşk?? yok yok o değil de içimi titreten bişi var onda
Karşı koyamayan bi ben
Nerelere sürüklensede onu asla aklından sökemeyen..
Neyse
Bi hayaletin peşindeyim işte
Asla bana ait olmayacak, asla onun olamayacağım bi ruh
Siktirip gittiği yerde ne kadar kalacağını tahmin bile edemeyen
Aklı karışık küçük yaramaz bi çocuk
Peki ya ben ne yapıyorum, hala neye kaşınıyorum
Yalan söylemiyor
Bana içini döküyor sadece
Ama karar vermek bana kalmış
Gitmek ya da kalmak kararı
Peri masalı vaadetmiyor bana
Herşey basit olacak
Belki dönebilir, belki dönmez
Sonuçta buralardan uzaklaşmak iyi gelecekmiş
Nefes alacakmış
Alsın..
Benim artık onun için tüketecek nefesim kalmadı..
29 Temmuz 2009 Çarşamba
ilgilisine cevap
18 Temmuz 2009 Cumartesi
başlarken
Bilgisayar açık duruyor önümde boş gözlerle ekrana bakıyorum. Ne kadar hızlı yazarsam yazayım o dijital tuşlara dokunarak 1'lerin ve 0'ların karmaşık kodlanmış dünyasında anlatmak istemiyorum hikayelerimi. Daktilonun bi tadı vardı zamanında, aslında hala denenebilir ancak klavyeden çok da haz aldığım söylenemez. Kağıtlar, kalemler gerekli bana. Doldurduğum yüzlerce deftere bi yenisini daha eklemeliyim.
Deniz kenarı olan ama etrafta kimseciklerin olmadığı bi yere atmak istiyorum kendimi. Sıkıldım çeşmeden, hep aynı insanlardan. Okumak, yazmak istiyorum. İçmek, içmek.. Çıplak ayak gezmek etrafta. Tahta zeminde yürürkenki gıcırdama seslerini duymak istiyorum, bişileri yeniden hissedebilmek... Uzaklara yelken açmış herkes geri dönsün istiyorum.
Zamanım çok yok biliyorum. Kalmadı gerçekten varolanın hepsini tükettim. Yedim, bitirdim. Sonra akışına kapıldım hayatın, gittim işte bi yerlere. Hep olanla yetindim, olmayanı umursamadım. Oysa şimdi daha fazlasını istiyorum. Zaten insanlar hep daha fazlasını istemez mi? Kimseden bi farkım yok bende istiyorum işte. Bizi gerçekten ilahi bi güç mü kusurlu yaratmıştı yoksa kendimize kusurlar katan biz insanlarmıydık?!
Evrensel sorgulamalara dönmeyeceğim şimdi. O dairenin etrafında çok döndüm. Her bi sorgunun bi diğerine, en sonunda hiç bi yere çıkmadığı döngüler, işte biz zavallı insanları meşgul etmek için yaratılmış sadece. Antik yunanda yaşayan bi filozof kadar vaktim olsa düşünürdüm. Bi daha bi daha aynı döngülerin orta yerine bırakırdım benliğimi. Belki böylece daha çok var olurdum ya da çok daha çabuk yok olurdum. Kim bilir?
Vantilatör başımın tam üstünde dönüyor. Tavandaki lambanın etrafında dans ediyor sanki. En az kalkmakta olan bi uçak kadar da gürültücü. Önemli değil ama. Yazmamı engelleyemez. Afrikadayım şimdi. Rüzgarları bile sıcak esen muhteşem kıta. Belki de bu kadar muhteşem olduğu için hep sömürülmüştür. Açlık ve sefaletin ardında çok az insan görebilir onun yalın ve gerçek güzelliğini. Çocuklar geçiyor gözümün önünden. Koca kafalı cılız çocuklar... Belgesel fotografçıları gibi onları resmetmeyeceğim. Milyonlarca kez gösterilmiş beslenemeyen insan vücutlarını show malzemesi olarak kullanmayacağım.
Kızıl kumlardan, alabildiğine uzanan gökyüzüne dikiyorum gözlerimi. Huzur arıyorum yine dünyanın bi ucunda...
10 Temmuz 2009 Cuma
yalnızca
"söylenecek fazla bişi yok.. ben yalnız başıma kendi yatağıma uzanana, acı beni sanki üzerimden silindir geçmiş gibi yatağa çivileyene kadar kederlenmeyi bekletiyorum.. acı bileklerimde, ellerimde, karnımda.. yatağımda dönüp duruyorum.. yokluğa alışmak için ilk çabalar.. kendi seçmiş olmadığım bi yalnızlık.."
Sevgiler
26 Haziran 2009 Cuma
farkettim ve çok güldüm
ordan burdan silmek zorunda da kalmazdın
ne önemliymişim ne önemliymişim
acayip de kıskanılmışımdır büyük ihtimalle
hep aynı hep aynı
ben bişi yapmasamda
konuşmasamda, hareket etmesemde
parmağımı bile kıpırdatmasamda
batıyorum
çekiyorum insanları
sonra bi de haberim bile yokken
kendi kendilerine tavır alıyorlar
3 gün sonra yeni heyecanlar bitince ne olur
bilmem
ama hep dedim ya bu kadar çok umursama
hayatı, kendini, diğerlerini...
sonuçta hepimiz koskoca dünyada sadece
tek bi insanız
fark yaratabilirmiyiz
ya da farklı olabilirmiyiz
herşeyin bi sebebi vardı
sonuçta ben haklı çıktım
bu kadar ufak hareketler
adamlığına yakışmıyor
yakışmadı.
içiyorsam sebebi çok
maden suyundağn :)
25 Haziran 2009 Perşembe
ShiNe A LiGhT
Chris'cim canısı u can't fool me beybi ok?! Bence coldplay sevdasından vazgeçip Pussy Cat Dollz'a katılabilirsin. Nicole ayrılcam diye tutturuyormuş yine..
22 Haziran 2009 Pazartesi
monday shots
hep birlikte katılacağız
anılar tazelenecek
gerçek dostluklar aradan geçen yıllarla tükenmiyor
daha da güçleniyor
liseden beri erkek arkadaşı olan kişiyle evleniyor
24 yaşında
treni kaçırıyormuyuz ne?
shot
ev arkadaşı yapayım dedim
2 hafta yetti
gitmesi gerekti
son ev arkadaşımla 3 sene herşeyi paylaşmıştık
şimdi birbirimizin yüzüne dahi bakmıyoruz
uyumsuz bi insanda değilim oysa ki
shot
geçenlerde bi akşam
adamı gece 3.30 da yataktan kovdum
yetmedi bi de evden attım
ben sarılıp uyuyamam
hava çok sıcak
shot
interrail yapasım geldi sonra vazgeçtim
rahatıma düşkünüm
akşama kadar uyurum ben
pek bi işime yaramaz herhalde
sokaklarda yatmak
yapmamış olduğum şey değil
bana bunlarla gelmeyin
shot
bu aralar herkes sigara düşmanı kesildi
eskiden ne güzel herkes heryerde içerdi
şimdilerde bir sağlık furyası çıktı
hoş değil
içeninde hakkına saygı göstermek lazım
sonuçta bakkalda satılan birşeyden bahsediyoruz
eroin değil yaa
shot
eve dönmeden önce uğradığım tekelci amca
çok içiyorsun be güzel kızım dedi
boşver amca atın ölümü arpadan olsun dedim
şimdi böyle dermişim ama gençlik bitince
acısını çekecekmişim
olabilir, nasip, kısmet..
shot
hala bara girmeden önce kimlik göstermemi istiyorlar
geçenlerde havelka da sordular
bayaaa güldük
günün esprisiydi
çıkardığım ehliyeti incelemiyorlar mı bi de
komik
shot
iyice şımardığımı farkettim
hayatımı daha ne kadar askıya alabilirim
bişeyler yapmam lazım
farkındayım farkındayım..
shot
okuduğum mesleği yapmaya karar verdim
bu memleketin bana ihtiyacı var
vazgeçtim gitmekten
müjde :)
shot
elele tutuşmaktan hoşlanmıyorum
sarılmak öpüşmekte bana göre değil
duygusal bi yönüm varsa da çok derinlerde
üzgünüm kadının olamam
shot
4 Haziran 2009 Perşembe
sakin
bişiler arar dururum, aradığımı da bi türlü bulamam
dağınığımdır, sorumsuzumdur
gün boyu giydiğim kıyafetlerle yatar
yattığım kıyafetlerle kalkarım hiç de umursamam
bazen fazla rahatımdır
beni panik halinde gören olmamıştır hiç
saçlarım her zmn karman-çormandır, kabarıktır
uçları kırıklarla doludur
taramakla uğraşmam
umursamazımdır
nası göründüğümü, onu, bunu, insanları, çevremi umursamam
arada hayatımı dondururum yok olurum bi süre
sonra geri gelir kaldığım yerden devam ederim
gezgin ruhuma kimse halat geçiremez
gittim-geldim yine
iyi oldu
ayarlarımı yenilemem gerekiyormuş
zaman zaman gereksiz insanları silerim hayatımdan
ama bakıyorum ki ne kadar çok insanı silsemde bitmiyorlar
telefonlar susmuyorlar
yalnız kalmak istediğimi anlamaları bu kadar mı zor
veya yalnız kalabilmek bu kadar mı imkansız
sadece nefes almaya ihtiyacım vardı
iyiyim yaşıyorum
merak eden herkese teşekkürler..
19 Mayıs 2009 Salı
ben, sen, o
Birinin blogunu okuyordum da (isim vermek istemiyorum ama takip listemde değil) o blog benim bu blog senin dolaşırken rastgeldim. Sevgilisi olduğunun anlaşıldığı, sevgilisi olmayan, adsız olarak yorum yazan herkese ama herkese iş atıyor resmen. Herkese bebişimler hepsine öpücükler. Maceraperest ruhunu bi yatak odası macerasından diğerine atıyor. Yaşadıklarını yazıyor, o da bunlardan roman olur sanıyor.. Oysa kimsenin yaşadığından daha fazlasını yaşamadın sen ve kimsenin gördüğünden daha değişik değil yaptıkların. Tüm bunlar ruhuna ağır geliyor, umursamaz görünüyor. Hiç sevilmemiş gerçekten belki de bu yüzden ilgiye bu kadar aç. Banane dimi
evet banane
bilmem canım sıkkın
düşüncelerimi yazabilecek kadar toparlayamıyorum
Kıskançlık mı
HAHA YOK ARTIK
işin en garibi bu belkide
ben kıskanmam
ne benden daha güzel olanı
ne sevgiliyi
ne elalemi..
benim olanı severim
olmayanı olduramıyorsam umursamam bile
böyle de rahat bi insanım
bazen "nirvana bu mu yoksa lan?" diyorum
ama nirvana olsa çoktan huzura erişmem gerekirdi
oysa bende huzurdan eser yok
bedenimi zapdettiğim gibi
beynimi zapdetemiyorum
14 Mayıs 2009 Perşembe
saçmalamak
karışığım, karmakarışığım
bi an istediklerimi yapmak için var gücümle çabalarken
bi saniye içinde saçmalamaya başlıyorum
kendimden nefret eder hale geliyorum
oynuyorum aslında kendimi kandırıyorum
bile bile yine aynı çıkmazlara itinayla itiyorum benliğimi
kişiliklerim çatışıyor
artık içimde haykıran kızı susturamıyorum
olmuyorum, olduramıyorum
kaçmak istiyorum, kaçamıyorum
neden bilmiyorum
neye kasıyorum anlamıyorum
kendimi artık o kadar da iyi tanıyamıyorum
kopuyorum
sakin kalamıyorum
saldırıya hazırım
canını yakmaya yer arıyorum
sonra hiç bişi yokmuş gibi gülümsüyorum yine
ait olmanın ötesinde
yalnız olmanın doruğundayım
görmüyorsun, göremezsin..
ben kimim bilmiyorum
peki ya sen kimsin?
13 Mayıs 2009 Çarşamba
beni özledin mi?
En nefret ettiğim sorudur. Çünkü insanın herşeye alışabileceğini düşünürüm. Kolunu kesseler kolsuzluğa da alışılınır bi şekilde. Birilerini ya da bişileri özlemek saçma geliyor. Duygusal yönümüzün yarattığı bi acizlik karmaşası daha işte.
Ama tabi hayatı orda-burda geçmiş birisi için söylemesi kolay olabilir.
Herneyse.
“It is not the strongest of the species that survives, nor the most intelligent that survives. It is the one that is the most adaptable to change.” Charles Darwin
8 Mayıs 2009 Cuma
gidenler-gelenler
burnum sızlıyor
uzun zaman olmuş...
belki bi daha hiç duyamam diye
ciğerime yapıştırırcasına kokluyorum
sırtüstü yatıyorum
çatı katının tavanındaki pencereden
gökyüzüne bakıyorum
"biliyormusun İzmir'de yıldızları tek tek sayarsın" diyorum
"biliyorum" diyorsun
biliyorsun, biliyorum
anlattığım en saçma şeyleri bile en ince detaylarıyla
kazımışsın beynine
ben sarhoşluğumdan farkında değilmişim...
kolun koluma değiyor
ne kadar da sıcaksın
oysa ben yine erimeyen bi buz kütlesiyim
"üşümüşsün" deyip sarılıyorsun
içimden çığlıklar yükseliyor
ben yine paramparçayım
seni yasakladım kendime
dur...
ama kollarından kopabilecek gücüm yok
uzaklaşmak istemiyorum
uzaklaşmalıyım.
sadece gökyüzüne bakıyorum
gözümü bile kırpmadan
bi büyü var burada, bu odada
sanki nefes alsam bozulacak
sanki bi an içinde yine dünyayı gezmeye karar vereceksin
kalbimi de götüreceksin ama o geri gelmeyecek...
"sen hep kendine önlemler aldın
ben kendime yasaklar koydum..."
radyo cızırtı yaptı sonrasını duyamadım
büyü bozuldu.
3 Mayıs 2009 Pazar
pokerface
Öyle yurtdışlarında baba parasıyla okunarak öğrenilmiyor hayat be canısı. Bişileri yaşaman lazım. Daha çoook fırın ekmek yemen lazım. O kitaplarda, dergilerde yazmıyor gerçekler. Offf çok sıkıldım daha fazla da detaya girmemek lazım. Hımm bu arada o son shot'ı yapmicaktım.
"seni de mutlu etmek çok zor" evet zor bi diyeceğin mi var?
2 Mayıs 2009 Cumartesi
29 Nisan 2009 Çarşamba
gambit gambit gambit
i need a hero
bak ne zamandır bekletiyorsun beni ama yeter!!
her neredeysen çık ortaya artık
yoksa aramız bozulacak :)
bekliyorum..
28 Nisan 2009 Salı
zombie
klasik saçmalamalarımı yapmayacağım ama şimdi
bütün gece cranberries dinledim sadece sadece dolores
müthiş ses, muhteşem insan
hayatta en özendiğim, en olmak istediğim hatun
yıllarla sesini taklit ettim
o saçını kesti bende kestim
o hangi şarkıyı nasıl söylediyse bende aynını yaptım
sahnede sergilediği tüm tripleri
leş stüdyolarda uyguladım
küçüklüğüme ufak bi yolculuk yaptım
hani şu 14-15 yaşları
buram buram ergenlik
millet erkek peşinde koşardı
süslenip püslenip gül sokakta piyasa yapardı
ahahah bi de garantinin önü vardı
ben kıbrıs şehitlerinin arka sokaklarında takılarak
rockstar olmayı hayal ederdim işte
az baterist koşturmadım peşimde ama :)
az baget parçalanmadı uğruma
ahaha özlemişim be seni dolores
whatz in ur head, in ur head??
zombie zombie zombie..
27 Nisan 2009 Pazartesi
man
Gece birlikte geçirilmiş dahi olsada sabah "istemiyorum artık" diyin, "tek gecelikti" diyin hatta "hadi yavrum yandan yandan" diyin valla canımı yiyin. Artık daha fazla etrafımda "kendime göre anlatamayacağım sebeplerim var" veya "şu an herşey çok karışık sorun sen değilsin benimle ilgili herşey"....... vb. tarzı gereksiz bunalım ve vıcık vıcık yalan dolu cümleler duymak istemiyorum. Hiçbirimiz salak değiliz. Sinirliyim evet adam olun!!
bu gece bende gittim ne mi yaptım
i kissed a girl - pişman değilim.
25 Nisan 2009 Cumartesi
23 Nisan 2009 Perşembe
free free freedom
22 Nisan 2009 Çarşamba
Yol şarkıları ve Rastlantılar
Sabırlıyımdır, doğamda sakinlik vardır aslında.. Radyoyu açtım. Çok acayip bişi çalmıyor tabi. Genel, bilindik, popüler şarkılar işte. "aynen öyle, aynen öyle cıstakcıstak.." Daha önce bi blogda bahsi geçmişti (isim vermeyeyim şimdi :)) ama ilk defa radyoda çalınca dinleme fırsatım oldu. "Sevişmeden uyumayalım" güzel şarkıymış. Ne diyeyim bu durumda "anlaşmadan ölmeyelim bebeyim" hatta "biri bana gelsin o da sensin" ahaha mümkünse kimse gelmesin, malum yolum uzun.. seviyorum yalnızlığımı. Bu müthiş şarkı sözlerini nerden buluyolar çok merak ediyorum. Kaçımız sevdiğimiz insanla bu şekilde konuşuyoruz (?)
"gönül su bende yazı yazılamaz.." bu lafı sevdim evet :))
Türkçe popunun yeni-eski her türlü versiyondaki şarkısını dinleyip, yanıma aldığım deftere sürekli bişiler karaladıktan hatta arada kısa bi sürede olsa kestirdikten çok zaman sonra "Fix u" çaldı Power Fm'de. Aslında Coldplay'i pek sevmem, müzik tadıma yeterli gelmez. Tamam çok beter değiller ama fazla ortalık malı oldular sanki. Rastlantılar da işte bu şarkıyla aklıma geldi. Birini tanıdım yakın zamanda. Hep aynı zamanlarda, aynı yerlerde, aynı şeyleri yapmışız. Dünya üzerinde köşe kapmaca oynamışız hatta. Aynı anda Amerika'daymışız, sonra Fransa'da... liste böyle uzayıp gidiyor işte. Sonradan konuştukça bu rastlantılarımız garip gelmeye başladı. Bu arada İstanbul'da da aynı yerde oturuyoruz. Aynı sokakta. Tanışmamız ise bambaşka absürd olaylar zinciri ile oldu.
Gerçekten herşey sadece kader mi?
Sokakta dikkat bile etmediğimiz bi insan tüm hayatımızı değiştirecek "o" kişi olabilir mi?
ya da büyük fırsatları bazen saniye farkıyla kaçırıyor olabilirmiyiz?
Bu bahsettiğim kişi belkide bana bi cafeye girerken kapıyı tuttu ya da dolmuşta giderken yanıma oturdu. Ve ben belkide ona çok öncelerden ufak bi tebessüm ettim.
Coldplay bağlantısı da aynı Coldplay konserine o eski kız arkadaşıyla gitmiş, bende eski erkek arkadaşımla gitmiştim. O gün belkide o zamanki hayatlarımızın en mutlu günüydü. Kendimizi o insanlar olmadan düşünemiyorduk hatta. Diğer yarılarımızdı onlar..
Şimdiyse 2 yarım insan olarak oturmuş kaderimizi yaşıyoruz. Onu daha önce tanımış olmak istermiydim? Yıllar önce karşılaşmış olmayı?
Bilmiyorum
Belki de cidden herşeyin doğru olduğu tek bi zaman vardır. Gerisi paralel evren.
21 Nisan 2009 Salı
Smyrna
Cumartesi akşamı da alemlere aktık. Oturduğum yerden 3 farklı beyfendiden tanışma isteği aldım. Ben süperim falan diyemeyeceğim çünkü değilim. İzmir abaza dolmuş gibi geldi daha çok. Eskiden (bizim gençliğimizde :P) hiç böyle değildi. Ne olmuş pek anlayamadım. Biz en az 5-6 kız dışarı çıkardık da kimse dönüp bakmazdı bile. Az sarhoş naraları atmadık alsancaklarda :) Yinede özlemişim çok, hemde çok, çok, çok..
Kesin dönüş yapasım var aslında?!?
Listenin' 2: Incubus - Love Hurts
20 Nisan 2009 Pazartesi
...stop
çok egzantirik bişi yapmakta olduğumdan
veya çooook mutlu hissettiğimden dolayı değil
nedenini de bilmiyorum zaten
sadece dursun istiyorum, günler geçmesin
hayatım oldukça durağan, fazlasıyla sakin, akııııp gidiyor..
kendime endeksli yaşıyorum, ilkel benliğim ve ben
bağ kurmuyorum, bağlantıya geçmiyorum
depresyon değil de sanki ölmüşüm haberim yok gibi
bu yüzden belki de son zamanlarda
yazmadım değil, yazamadım
acaba artık yazamayacakmıyım diye ufak da olsa
bi endişeye düşmedim de değil
ama daha anlatacaklarım vardı nasıl olsa
daha hikayem bitmemişti..
Listenin' 2: Knockin' on heaven's door - GnR
14 Nisan 2009 Salı
bugün
Lütfen daha fazla beynimle oynama.
Doğumgünümüz kutlu olsun
sana duyulan özlem..
13 Nisan 2009 Pazartesi
Diprest Görl
En az 4 çifttik o masada. Şimdi her biri bi başkasıyla birlikte. Zaman ne acayip bişeysin sen öyle. Terkeden sevgilinin ardından gözyaşı saçma demiştin. Depresyon mu? o da neydi senin için. Sen sağlam, güçlü, umursamaz bi öküzdün sonuçta.
En sevdiğim lafındı: "Alt tarafı kız abi yaaa..."
Alt tarafı bi kız olarak sana hepsini yaşattım ama değil mi?!
Yinede hala daha bencilliğin ve sevgini birbirinden ayırt edemem. Şimdi bu yazıyı okusan "Ulan ölümden döndüm lan daha ne istiyosun" dersin biliyorum.
Nerden mi aklıma geldi?!?
Geçen gün birisi daha dedi "depresyon lafından nefret ederim, ben depresyona falan girmem."
ahahahah vay be dedim "ben bayılırım tatlım günde en az 10 kere girer çıkarım" :)
Cevabı "bu çok ciddi bişi ama bi hastalıktır depresyon (o' yeah Freud'um benim analyze me :P) ilaç kullanıyomusun Lia??" şeklinde oldu
ahahahaha asdıguoırjgkjbşlfsjvpoıtuıo (?)
"yok bebeyim bıraktım hepsini dibine kadar görmeyi seviyorum" dicektim
vazgeçtim :)
Nasıl olsa yakında hepsini ona da öğretirim değil mi?!
*Hayır zannettiğin gibi şimdi bi başkasıyla hayaller falan kurmuyorum. Hayalim de yok zaten. Dedin ya acımasız katilin tekiyim ben. Bende hayat bulmaya çalışan herşeyi öldürüyorum işte.
Listenin' 2: Black - Pearl Jam
12 Nisan 2009 Pazar
sunny sunday
Bi daha asla ama asla ama asla asla pazar günü bağdat caddesine burnumu bile çıkartmayacağım. Ya insanlar bi manyak ya da ben gerçekten dedikleri kadar acayipim. Aileden kalma eski evimiz olmasa zaten buralarda işim ne?! Bi kaç arkadaşı görmeye dışarı çıktım, çıkmaz olaydım. Zaten caddede 38 tur atmak, bu arada eleman kesip iş atmak gibi bi amacım olmadı hiç bi zaman. Ben starbucksı hala kahve satan bi yer sanırdım meğer baba parasını hamhumhum yiyen salak insanların buluşma noktasıymış.
WC sırasında beklerken ingilizce dedikodu yapmak... hımm bebeyim senin o konuşmasını beceremediğin dil (bulamadıkları kelimeler yerine türkçelerini koyuyolar ?!?) benim anadilim. Evet o "shut the fuck up" diyen bendim :))
ne kadar basit hayatlarınız var "kısııııam inanmicaksaaan muratcan yarensuyu aldatmaıuşşş ohaaaaa yaaauuu hemde yarensu bunları basmuıaşşş"
-aaaa yok artık vay be ne büyük olay!
16-17 yaşında kızlar, makyaj manyağı olduktan soora mini şortları & etekleriyle atmışlar kendilerini sokağa altlarında da ugglar (ne alakaysa) bayağı da görmüş geçirmiş tarzda konuşuyolar: "bak baby sen erkekleri anlayamazsın"
-hıhı sen çok anlarsın alemlerin mamasısın çünkü (!) kimler kimler geçti elinden dimi canısı?!
Oğlancıkların hepsi de maşşallah überaktif. "Abi dün bi karı götürdüm, bu akşamda alemdeyiz zaten hep fuck hep fuck o' yeah"
-şöyle bi döndüm, baktım, süzdüm.. diyebilecek pek bişi bulamadım.. naparsın umutsuz vakıa.
Şu şeyinden büyük laf atanlara da çok gülüyorum çoook
"offf yavrum seni varya sabaha kadar rahat bırakmam"
-hadi hadi bekliyorum bebeyim noooldu yemedi mi??
Boş oldukları gibi bi de bunların depresif takılanları var
"tatlım sen benimle uğraşamazsın ben çok farklıyım yani ben şu hayatta herşeyi yaşadım bitti artık benim için farklı bişi olamaz."
"ama berkecaaağğğn niye böyle yapıyosun ki üzme benüüü.."
-pardon gençler yaş kaçtı? 15? hııı 17 miii tamam o zaman
Yeni moda zaten "ben çok farklıyım" lafı. Herkes çok farklı ama nedense bana herkes hep aynı geliyo. Sonuçta insanız tabi birbirimize benziyoruz sanırım.
Ayrıca merak ettiğim şeylerden biri de neden herkes aynı tarzda giyiniyor?
Sevgili Abercrombie & Fitch olmasaydı bu türk gençliğinin hali ne olurdu acaba çıplak mı gezmek zorunda kalırlardı?
4-5 kız görüyorum yanyana oturuyolar, gülüşüyolar, dedikodu yapıyolar, çok şirinler böyle demet akalın sarısı saçlarında pembe fiyonkları falan var ama hiç birini nedense birbirlerinden ayırt edemiyorum. Belkide beşizdirler ya da benim gözlerim bozuktur falan. herneyse
Gereksiz ve amaçsız bi yazı oldu farkındayım, yoğun bi can sıkıntısı içerisindeyim ne yazıkki.
11 Nisan 2009 Cumartesi
çünkü
Hoşçakal
10 Nisan 2009 Cuma
be yourself
yaa koçum allahaşkına bi siktir git yaaaaa!!!
9 Nisan 2009 Perşembe
depresyon
7 Nisan 2009 Salı
zıkkımın kökü
it was the hope of all we've might just been
that filled me with a hope to wish.. impossible things..
3 Nisan 2009 Cuma
Affet
Ama yine de sana kıyamıyorum. Kendi bencilliğim için seni harcayamam.. harcamayacağım..
1 Nisan 2009 Çarşamba
hiç
hayır bundan utanmıyorum
arsızım, şımarığım, bencilim
kocaman bi egom var hepsinin farkındayım
umrumda da değil
rahatsızsan kalkıp gidebilirsin
kapıda kilit yok
çok mu güzelim?!
boşuna uğraşma canım
senle yatağa girmicem
bu arada siparişleri verdin ama
ben kırmızı et sevmem!
31 Mart 2009 Salı
XOX
kendimi korumak adına yalanlar söyledim..
yine bi masalın baş aktörüydüm
kötü cadı ya da kurt olabildim ancak ama
prenses değildim çünkü senin prenses demenle olmuyodu
çok ciciyim değil mi?
"sev beni" "ısırmam"
bu sefer roller değişti ben paniklemiyorum
ben gitmiyorum, kaçmıyorum işte
burdayım, burayı anlamsızca seviyorum çünkü
seni seviyorum
oysa sen gidiyosun, bırakıp gidiyosun işte
biliyorum, "gidiyorum ama bırakmıyorum" diceksin
yetmiyo bana yetmicek
bavullarını toplamışsın bile çoktan
kapının önündeler
vedalaşmışsın herkesle, herşeyle
artık aramızda 1 sokak olmicak
tüm hayatın burda geçmiş ama ait hissetmiyosun kendini
zorla olmaz biliyorum
benim gibi hissetmiyosun ayrılık sana koymuyo
ve aslında gitmelisin biliyorum
mantıklıyım, mantıklı olmalıyım..
kimi kandırıyorum MANTIKSIZIM İŞTE!
istemiyorum mantık zaten
sözüm yok susuyorum
senin için herşey ne kadar da basit
"hiç long distance" denemiş miyim?
allahın belasııı!!
distance'ı gaaaayet long 1 şekilde bi tarafına yerleştirirsin umarım
bencilim distance falan istemiyorum ben
hep 1 sokak ötemde ol istiyorum
seni seviyorum
seninle geçirdiğim her dakikayı seviyorum
teninin müptelasıyım
yanağındaki gamzeye, gözlerinin rengine,
hatta kolundaki yara izine bile aşığım
gitme diyemiyorum ama gitme noolur..!!
27 Mart 2009 Cuma
TGIF
Bugünlerde mutluyum evet evet gaaayet mutluyum.. güzel bi uyku çektim akşam, zaten yeni kalktım sayılır. Akşam da dışarı çıkıcam "just daaancee..!!" yapıcam. Kendimi toplamaya ihtiyacım varmış. Toparlandım artık, hayata dönüş yaptım :)
Blogumu baştan sona şöyle bi okuyunca bazı şeyleri açığa kavuşturma ihtiyacı hissettim. Biraz da kendim hakkımda detay veriyim dedim..
Kesinlikle full time depresif bi insan değilim tam aksine gayet çatlak, eğlenceli, manyak bi insanımdır. Niye böyle karanlık bi şekilde yansıtmışım kendimi anlayamadım! Artık karar verdim daha aydınlık yazıcam.
Alkolik değilim, kesinikle hayır!! Bilmiyorum evet belki biraz :(
Hayır tabikide hayatıma 1000000000 tane erkek girmedi, işin aslı gerçek sayı 3ü-5i geçmiyor.. (3ün-5in hesabını yapmayalım :))
Genelde spontane yazıyorum, o anda aklıma gelenleri döküyorum. Dijital günlük hesabı. Henüz eski yazılara sıra gelmedi.
Çoğunlukla çok çok az uyuyorum, günü 19-20 saat falan yaşıyorum taş çatlasa 18.
Okumazsam yazarım, yazmazsam okurum 2'sinden birini yapmazsam çıdırırım sanırım.
Moda blogu açmak istiyorum aslında bayadır. Bu işi bi çok insandan daha iyi yapabileceğimden de eminim. FASHION is my PASSION :P
İzmirliyim ama İstanbulda yaşıyorum.
Mentollü marlboro kullanıyorum. Şaka gibi biliyorum evet ama feci bi grip sonrası alışkanlık yaptı mentol.
Kahve bağımlısıyım günde en az 5-6 tane içerim.
Çok ciddi bi kitap koleksiyonum ve DVD arşivim var.
Yemek yapmayı severim hatta sevgililere, dostlara yemek yapmak en büyük zevkimdir. Geniş masalarda yenen uzuuuun yemekler falan... :)
Müzik konusu çok ciddidir benim için. Gerçi zevkim moduma göre değişiyor. Ama genelde bangır bangır rock müzik çalar evimde.
Oldukça uzun sürede hazırlanırım çünkü benim için hazırlanmak ayrı bi eğlence ve sanattır. Fonda hızlı bi müzik ve dans etmeliyim :P
Sarışınım ama saçlarımı koyu boyatıyorum. Ben böyle seviyorum, öyle kalacak deal with it!
Yalnız yaşıyorum ama çoğunlukla evim mülteci kamplarını andırıyor. Maddi anlamda pek de yalnız kalamıyorum yani..
Dünyada pek çok yeri gezdim, gördüm, yaşadım. Yinede hiçbir yer İstanbul'un yerini tutmuyor. Seviyorum ulaaaannn!! :))
Ufak, zayıf, minyon bi kızım.
Fena halde uçlarda yaşıyorum, ne zaman ne yapcağım hiç ama hiç belli olmuyo..
Bekarım ama sultan mıyım?!? Yoooo..!! :)
24 Mart 2009 Salı
ben ben ben ve sen
22 Mart 2009 Pazar
what doesn't kill u only makes u stronger
20 Mart 2009 Cuma
zaman
günler, aylar, yıllar geçiyor bi şekilde
hayat akıyor, biz yaşıyoruz göya
kanımın kaynadığı günlerden, geçmişten bi hayalete rastladım
ne çok yanmıştı canım
kaşınmıştım ama :)
bi zamanlar uğruna herşeyin feda oldukları artık hiçbişi ifade etmiyodu
görüyorum
çok uzun zaman öncelerimin prensi karşımdaydı
ah ne çok sevmiştim onu!
şimdi bomboş baktım yüzüne
ruhumdaki fırtınalar son bulmuş belki
belkide dedikleri gibi zaman en mükemmel ilaç
çok uzun yaşamadım
evet ama çok şey gördüm
tam daha fazla artık ne olabilir derken
hayat sürprizlerle dolu ya işte
şaşırtıyor, şapkadan sürekli yeni bi şeyler çıkartıyor
bazen aynı şeyleri yine yeniden yaşatıyor
tarihi tekerrür ettirmekten hiç bıkmıyor, usanmıyor
kimler kimler gelip geçiyor..
zaman acıların etkisini de bi şekilde siliyor
biz büyüyoruz, olgunlaşıyoruz, yaşlanıyoruz..
ve ne yazıkki artık öğrendim iyiler hep kazanmıyor
kötüler kısa günden kar etmenin mutlaka bi yolunu buluyorlar
düzen insanın canını acıtıyor
artık garipsemiyorum, anlamaya çalışmıyorum bile
ne yaparsak yapalım insanlar değişmiyor çünkü
Brutus, Sezar'ı bıçaklıyor sırtından
herşeye rağmen herkes sadece bildiğini okuyor
günün sonunda kazanan yok
ama önemli değil artık
çünkü herşey doğru zaman geldiğinde bi şekilde geçiyor
manevi yaraların en güzel yanı bu belkide
iz bırakmıyorlar
hayır hiç acı çekmiyorum
çünkü sorgulamalarımın peşini bıraktım
sorgular kısır döngülere dönüşerek beynimi yoruyorlardı sadece
oturup ani bi ilhamla yazmaya başladım
yazdım yazdım yazdım..
defteri kapatıp rafa kaldırdığımda
aklımda sadece tek bi soru kalmıştı
ne kadarı yalandı?