The individual has always had to struggle to keep from being overwhelmed by the tribe. If you try it, you will be lonely often, and sometimes frightened. But no price is too high to pay for the privilege of owning yourself...

Nietzsche

25 Kasım 2010 Perşembe

diğeri

Git uzak dur benden, oralarda bi yerde mutlu ol işte. Bak ne şirin bi kız o gözüne kestirdiğin. Bak ne güzel bi aşk hikayesi yaşarsınız birlikte.. Benim gibi ruhunu kemirmez hem. İyide yemek yapar. Pek içmez, dağıtmaz, kesinlikle sigara kullanmaz. Üzerine leş nikotin kokusu sinmez. Üzmez seni hiç, dengeleri asla şaşmaz. Ait olmaya karşı ayak diremez. Sevgiden ölümüne korkup kaçmaz. Sevişirsiniz sarılır sana hiç bırakmak istemezcesine, öpücüklere boğar seni. En içten biçimde "aşkımmm" der. Senle varolur. Sensiz dünyayı görmez gözü. Bak işte benim en zıttım..

Benim gibi saçmalamaması için kolundan tutmana gerek de olmaz. Tüm varlığıyla senin olur işte, gözünü bile kırpmadan her dilediğine "peki" der. Asla parçalanmaz, sürünmez... Kendi iç hesaplaşmalarında boğulmaz ve hiç bi şekilde senden vazgeçmez. Tapar sana.. Ben değil işte anlasana. Hani diyorumki madem beni bu kadar çok değiştirmek istiyorsun. Git ona, herşey istediğin gibi olsun.

Git hadi neden gitmiyorsun?

23 Kasım 2010 Salı

Cinayet

Gerçekten çok çok kötü bir insansanız
En az sizin kadar kötü biriyle karşılaşırsanız ne yaparsınız?



Aslında sandığımızdan daha çok benziyormuşuz
İki kötü, kara, çirkin, huzursuz insan
Başkalarına karşı ikiyüzlü
Kendimize karşı iğrenç
Birbirimize karşı acımasız
Huzur, yok etmeye endeksli karakterlerimizin ellerinde boğuluyor
Ve o kadar aynıyız ki tam olarak neyin en ağır darbe olabileceğini fazla düşünmeye gerek bile yok
Ölmemek için öldürmeliyiz
En büyük aşk, en büyük nefret, en büyük düşman..
Seni seviyorum, senden nefret ediyorum.

9 Kasım 2010 Salı

tek bir nefes..

Hastane koridorunda oturuyorum çaresizce
Üzerimde bir kot var rengi siyahmış bi zamanda artık fare grisi
Beyaz bi askılı bluz giymişim kareli oduncu gömleğinin içine
Belki 1 haftadır bu kıyafetlerleyim
Ağlıyorum, saçlarımı yoluyorum
Ağlıyorum, tırnaklarımı yiyorum

Annem orada küçücük bir odada
Bir sürü cihaza bağlı yatıyor
Zaten yalnızlık bahçesinde yaşıyordum ya
O bahçedeki yapayalnızlık kör kuyusuna
Kaldırıp attılar..

Kolumda annemin eski saati var
En az 20 senelik bi swatch
Sesi kalp atışlarımdan daha yüksek
Tik Tik yapması gerekirken TOK TOK diye
Kulağımda uğultu halinde eko yapıyor..

Küçükken birlikte öğle uykusuna yattığımızda
Saatin sesine göre nefes alışverişlerimizi ayarlardık
Aynı anda nefes alıp-vermece oyunuydu
Belki farklı iki bedendeyiz
Kalbimiz, beynimiz, düşüncelerimiz ayrı
Ama nefeslerimiz hep bir sanki
Senin için nefes alıyorum şu anda
Sende benim için nefes almaktan vazgeçme
SAKIN!



dipnot: yazı eskidir, tabiki annem hastanede yatarken bloguma yazı yazayım telaşesinde olmayı düşünemem, kendisi şu anda gaayet sağlıklıdır...

1 Kasım 2010 Pazartesi

ruh eşi

Başlığa aldanma sayın okuyucu benim hiç ruh eşim olmadı
Ben hiç ruhuma benzeyen bir başka ruhla karşılaşmadım
Hiçbir ruhla ruhum birbirini tamamlayarak bir bütünü oluşturamadı
Benim ruhum pek kendine münhasır bir şahsiyet olduğu için
Kimseyle benzeşemedi
İnsanlar huzur arar ya
Benim ruhum sakinliği sevmedi hiç
Hep kendine en zıt karakterlerin peşine düştü
Hep kavga, hep gürültü, hep birbirine fırlatılan şeyler gördü(!)
Son dönemin popüler şarkılarından "i love the way you lie" klibi gibiydi
Benim aşk hayatımın özeti
Çünkü amaçsız bir mazoşist ya da düpedüz psikopat olduğum için
Aşk bana göre parkta elele oturup bir simidi bölüşmek olamadı hiç
Kafamı duvarlara geçire geçire aşk yaşadım ben
Sevişirken dudaklarıma tatlı öpücükler konmadı
Kasıklarım ısırıldı
Ve ben nedense bunu istedim hep
Dokunulmaya kıyılmamayı değil
Etim morarırcasına kavranmayı sevdim
Sanki daha şiddetli olunca kaybetmezmişim gibi
Sanki hep en uçlarda yaşamak bedenime yapışmış bir lanetmişcesine..
Neticesinde birliktelikler ne kadar şiddetliyse ayrılıklarda bir o kadar kanlı oldu tabi
Bir daha adım anılmadı
Suratıma baktıklarında acı çektiler
Benimle olmak büsbütün acıydı zaten
"Seninle bunu yaşadıktan sonra buna sahip olamamak işkence olur" dediler
Bu yüzden hep sahip olmak istediler
Ben hep kaçtım..
Hayır kaçmaktan hiç yorulmadım sevgili
Yüzüme bakmamanı anlıyorum
Öyle bir karanlıktayım ki koymuyor..
Biliyorum nedenlerini
Bana bakınca içindeki şeytanı görüyorsun..
Yeniden o şeytana ait olmak istemiyorsun..